Kimsenin Yazmamış Olduğu Bir Yazı
- Ceylin Arzum Köfüncü
- Apr 18, 2023
- 2 min read
Daha önce kimsenin yazmamış olduğu bir yazı yazmak, kimsenin bırakmamış olduğu bir etki bırakmak istiyorum. Fakat bunu nasıl yapabileceğimi düşünürken aklımdaki kalabalık bulutları toparlayamıyor, zihnimin içinde bir fikirsel gökkuşağı açtıramıyorum. İçim çürümüştür belki, belki de sadece beynim. Eski kreatifliğimi bulamıyorum artık parmaklarımda, bu durum beni üzüyor çünkü potansiyelimi tam olarak kullanamadığımı ve nasıl kullanabileceğimi unutmuşum gibi hissediyorum. Tuhafların tuhafı, ucubelerin ucubesi ilan ettim kendimi kendi içimde artık. Saatlerce konuşasım var fakat kelimelerimi toparlayamıyorum, sayfalar dolusu yazı yazasım var ama çıkan tek şey sade birkaç cümle. Bu benim sonum mu, bir daha eskisi kadar parlak olabilecek miyim? Belki de yeni zihinsel bir parlaklığa adım atarkenki bloklanma sürecimdir bu, çünkü her ne kadar üretken olmak istesem de, eksi eserlerimin benzeri fakat daha iyisi eserler çıkarmak istesem de çıkardığım eserlerin eskisiyle alakası yok artık. Sanki hep kullandığım ve bana şans getirdiğine inandığım uçlu kalemimi yerde bulunmuş, yarısı çiğnenmiş ve çamura bulanmış bir kurşun kalemle değiştirmişler gibi hissediyorum. Bunu hissederken de unutuyorum aslında o kalemin yarısının çiğnenmesinin, çamura bulanmasının ve sokağın ortasında benim kullanmam için bile bir geçmişi olduğunu. Geçmişten ders çıkarıp kendimi ilerletebilmeyi seçmektense geçmişte sıkışıp kalıp eski ürünlerimi geri getirebilmeyi arıyorum. Fakat eski ben yok, bu yazıyı yazarken bile çok fazla konu değiştirdim çünkü hayatımın akan her bir saniyesinde daha da gelişiyorum insan olarak. Düşüncelerim farklılaşıyor ve kaleme aldığım her kelimeyle beraber içsel bir aydınlanma yaşıyorum, aynadaki benin düşünceleriyle yüzleşiyor ve kendimi daha iyi bir üretici ve insan yapmaya çalışıyorum. Zaten daha iyi versiyonuna ermiş bir insanın üreticiliğinin de daha iyi olması beklenmez mi? Dışarıdan belli olmasa da daha da bilgeleşmiş, manyaklığını az da olsa yitirmiş fakat başka yönlerden fazlasıyla kazanmış, tamamiyle farklı ama özünde aynı olan birinin böyle bir değişime uğraması beklenmemeli mi? Belki de çürümekle yaptığım çıkarım tamamen yanlıştır ve ben aslında açan bir papatya çiçeğiyimdir. Beyaz rengi kadar masum, sarı rengi kadar satüre ve belirgin, fakat yapısal olarak da bir o kadar evreleşen ve dışarıdan basit görünse de aslında süreci ele alındığında komplike ve uzun yollar kat etmiş olan. Belki de ben buyumdur ve belki de bu da bir tür çürümedir, ama öyleyse her çürüme iyi midir bilemiyorum.
Daha önce kimsenin yazmamış olduğu bir yazı yazmak, kimsenin bırakmamış olduğu bir etki bırakmak istiyorum. Fakat belki de üzerinde bu etkiyi ilk olarak bırakmam gereken kişi kendimdir.
Ceylin Arzum Köfüncü
Comments